Matematiksel Değişkenlik İlkesi: Hayatta Her Şey Değişir, Her Şey Değişken
Bir Sonbahar Günü, Hayal Kırıklığı ve Matematik
Kayseri’nin soğuk sonbahar sabahlarında bir yürüyüşe çıkmıştım. Hava biraz puslu, biraz da kırılgan gibiydi. Ağaçlar, sararan yapraklarını düşürmekte acele ediyordu ve adımlarım her zaman olduğu gibi aceleciydi. O an, sabah erkenden uyanıp işe gitmeye hazırlanan biri gibi, her şeyin belli bir düzende olmasını istiyordum. Ama bazen, hayatta değişkenlik öyle bir şekilde gelir ki, karşına ne çıkacağını asla bilemezsin.
O günün sabahında, eski arkadaşım Caner’le buluşmuştuk. Matematik derslerine olan ilgimi çok iyi bildiğinden, “Haydi bir süre sonra bir kafede buluşalım, biraz sohbet edelim,” dedi. Ama o konuşmamızın ardından, kafede birbirimize söylemek istediklerimizi unuturken, tüm sohbetin yeri de birdenbire matematiksel değişkenlik ilkesine geldi. Birden bire değişmeye başlayan ruh halim ve düşüncelerimle, konunun ne kadar beni sarstığını fark ettim.
Caner’in söylediği o tek cümle, sanki tüm hayatımın bir özeti gibiydi: “Matematiksel değişkenlik ilkesi, aslında hayatın her anına uygulanabilir bir şey.” Sanki dünya bir denklem gibi ve her değişiklik, aslında yeni bir şeyler öğrenmeme neden oluyor. O an gözlerim büyüdü. Gerçekten de öyleydi. Hayatta her şey değişir, ve her şey değişken olmalıdır. Eğer sabah kalktığında, güne başlarken her şeyin kontrollü olmasını bekliyorsan, başaramazsın. Değişkenlik seni aniden beklemediğin bir noktada bulur.
İlk Başta Hissedilen O Derin Hayal Kırıklığı
İçimdeki hayal kırıklığı ise tam da o andan sonra geldi. Son zamanlarda her şeyin düzenli olması gerektiğini düşünüyor, bu düşüncelerle sık sık kendimi fazlasıyla bunalmış hissediyordum. İstediğim her şeyin kontrol edilebilir olması gerektiğini düşünüyordum, bir türlü vazgeçemediğim bu düşünceden… Caner’in söylediği şey ise bana tam tersini düşündürttü. Her şeyin değişebileceği bir dünyada, bazı şeylerin beklediğinden çok farklı olacağına bir türlü hazırlıklı olamıyordum. Matematiksel değişkenlik ilkesi, her şeyin bir denklemi olduğuna ve bu denklemde her faktörün farklı olabileceğine işaret ediyordu. Ama bu kadar esnek bir düşünce tarzını ben hâlâ kabullenemiyordum.
Bir kahve içmeye başladık, Caner’in söylediklerine kulak verdim ama kafamda deli bir şekilde düşünceler dönmeye başlamıştı. “Hayat, aslında ne kadar değişken bir denklem! Ne kadar farklı sonuçlar çıkar!” diyordum kendi kendime. Ama bir taraftan da, bunun getirdiği bir hayal kırıklığı vardı. “Peki ya yanlış yaparsam?” diye düşündüm. “Ya bir şeyler ters giderse?”
Heyecan ve Umut: Yeni Bir Başlangıç
Caner, benim bu duygularımı okuyarak gülümsedi ve “Hayal kırıklığı yaşamak normal, ama bazen değişkenlik bizi farklı bir yere götürür,” dedi. O an içimde bir şeyler uyanmaya başladı. Yavaşça anlayabildim ki, değişkenlik aslında yaşamın ritmi. Yaşamak, her gün aynı şekilde düşünmek yerine, anı yaşamak, değişikliklere adapte olabilmek demekti. Sonuçta ne olursa olsun, her denklemin bir çözümü vardı.
O anda daha önce gözümde büyüttüğüm değişim ve farklılık, yeni bir umut ışığına dönüştü. Caner’in söylediği gibi, “Değişkenlik hayatın kendisi.” Ve evet, ben de buna dahilim. Hayatımda yapmak istediğim, başarmak istediğim o kadar çok şey vardı ki! Ne zaman ki bu değişkenliği kabul ettim, o zaman gerçekten hayatı keşfetmeye başladım. Artık hata yapmaktan korkmuyordum, çünkü ne olursa olsun, değişkenlik bu yolculukta bana yardımcı olacaktı. Bazen yolu kaybetmek, bazen yanlış yolda olmak, insanı yeni bir yöne yönlendirebilir.
Matematiksel Değişkenlik İlkesinin Hayatıma Katkısı
Biraz daha konuştuğumuzda, matematiksel değişkenlik ilkesinin bana sunduğu şeyi daha net anladım. Hayat, en başta tıpkı bir denklem gibi görünüyor, her şey belli kurallara dayanıyor. Ama işler asıl karmaşık hale geldiğinde, her değişiklik, her adım, farklı bir çözüm sunuyor. Bu belirsizliğin içinde olmak, hayatın gizemini kucaklamak demekti.
Sonuçta, hayatta her şeyin bir denklemi vardı ve bu denklemler birbirini etkileyerek şekillenirken, her yeni değişkenin beni daha da yakınlaştırdığını fark ettim. İşte tam da bu noktada, matematiksel değişkenlik ilkesi benim için çok daha anlamlı hale geldi. Her değişim, bana farklı bir pencere açıyordu. Bu, kendi hayatımın doğrularını ararken, beni her an biraz daha doğruya yaklaştırıyordu.
Sonuçta: Hayat Değişken, Ve Bu Doğal
Bugün Caner’le buluştuğumda, hayal kırıklığının yerini heyecan ve umut aldı. Evet, hayatımda bazı şeyler değişti, bazı kurallar bozuldu ama o değişkenlik her şeyi güzelleştirdi. Şimdi, her değişim beni daha da güçlendiriyor. Belki bir denklemde hepimiz değişkeniz, ama en sonunda bu değişkenler bizi doğru sonuca ulaştırıyor. Belki de matematiksel değişkenlik ilkesi, hayatın her anında karşımıza çıkan belirsizliklere karşı bir çeşit umut ışığıydı.